Hollanda-Türkiye Ticaret Odası Başkanı Ethem Emre:Trabzon Avrupa’yı çok ihmal ediyor
Özellikle bilişim ve inovasyon konularında sermaye odaklı hareket etmeyen girişimciler için Hollanda merkezli branş organizasyonları ile sanal platform bilgi alışverişinin sağlanabileceği programlar uzerine yoğunlaşarak; genç ve girişimci kitlenin gelişimine katkıda bulunmayı hedefliyoruz.
“Bu röportaj Trabzon Life Dergisi’nin Ekim 2017 sayısında yayınlanmıştır.”
-Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
-1962 Trabzon Akçaabat doğumluyum. 1974 yılında aile birleşimi çerçevesinde Hollanda’ya gittik. Biliyorsunuz önce babalar gitti, ardından da çoluk çocuk. Memlekette ilkokul dördüncü sınıftan ayrıldım. Tahsil hayatıma orada devam ettim. Türkoloji bölümünü bitirdim, yeminli tercümanlık vasfı kazandım. 1981’de evlendim, Türkiye’den eşimi getirdim. 1982’den itibaren de serbest meslek erbabı olarak faaliyet gösteriyorum. Yeminli tercüman olarak mesleğe başladım. O zamanlar bizim insanlarımız dil bilmiyorlardı ve tercümana daha çok ihtiyaç vardı. Biz de o ihtiyaçları karşılıyorduk, vatandaşlarımıza muhtelif işlerinde destek oluyorduk. Yabancıların Türkiye’ye yaptığı trafik kazalarına çözümler ürettik. Şu andaki uzmanlığımız da bu konudadır. Yani ticari hayat içinde hukuksal hizmet veriyoruz. Kaza sonrası insanların tazminat haklarını takip ediyoruz. Ben işin eksperlik yanını yürütüyorum, oğlum da avukatlığını.
– Başkanı olduğunuz Hollanda & Türkiye Ticaret Odası’na gelelim? Siz kurucu başkansınız. Ne zaman kuruldu, hangi amaçla kuruldu?
– Evet, kurucu başkanıyım. 2013 yılında iki ülke arasındaki ticari ve hukuki iletişimin etkin bir biçimde yapılandırılması ve ilerlemesi amacıyla kurulmuş olup; iki ülkede de sektörel bazda hizmet vermektedir. Hollanda coğrafik ve sosyal yapısı nedeniyle yeni pazar arayışında olan markalar icin bir test pazarı statüsü taşımaktadır. Teknoloji ve lojistik alanlarda en gelişmiş ülkeler arasında yerini almış olan Hollanda, Avrupa pazarını hedefleyen kurum ve kuruluşlar icin geniş olanaklar sunar.
Özellikle bilişim ve inovasyon konularında sermaye odaklı hareket etmeyen girişimciler için Hollanda merkezli branş organizasyonları ile sanal platform bilgi alışverişinin sağlanabileceği programlar uzerine yoğunlaşarak; genç ve girişimci kitlenin gelişimine katkıda bulunmayı hedefliyoruz.
Bu kapsamda İstanbul Ticaret Odası, Esnaf ve Sanatkârlar Odası ve hâttâ Trabzon’da Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) ve Sanayi Odası’yla protokolümüz var. Bu protokolü iki yıl önce yaptık. Ama tabii ülkemizde sorunlu ve sıkıntılı bir süreçten geçtiği için istediğimiz verimde çalışamıyoruz. Ülkenin siyaseti, yaşamı, iç ve dış gelişmeler çalışmalarımızı etkiliyor.
– Hollanda ile Türkiye’nin ticari ilişkileri hakkında elimizde hangi bilgiler var? Ne alıp ne satıyoruz? Ticaret hacmimiz ne kadar?
– Hollanda 2016 yılında 5,4 milyar euroluk ihracat ile Turkiye de onemli bir pazar payına sahip olmasına karşın bu rakam Hollanda’nın toplam ihracatında sadece % 1,2Iik bir paya sahip. Turkiye’den ithalat rakamlarına baktığımızda ise Hollanda’ya ihracat ürünlerimiz % 0,7 oranıyla henüz düşük bir seviyede yeralmaktadır. İki ülke arasında son on yılda büyük bir büyüme gösteren ticari hacim aşağıdaki sektörlerden oluşmaktadır:
Hollanda’dan ithal edilen başlıca ürünler makine sanayi, sağlık ekipmanları, enerji, telekom, araba yedek parca, kimyasal ürünler olmakla beraber Hollanda’nın taleplerini genellikle gıda ürünleri, tekstil ve makine sanayi oluşturmaktadır. Gıda ve tekstil ürünlerinin en fazla ihracat ürünü olma sebebini güçlü bir etnik pazarın oluşmasına ve tekstil branşında global markalarca ciddi bir outsourcing seçeneği oluşturmasına yorumlayabiliriz. İki ülke arkasındaki ihracat yapan firmalara baktığımızda karışımıza çıkan en büyük sonuç Hollanda’dan ihraç edilen ürünlerdeki küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin tedarikçi olarak çok önemli bir yer edinmesi. Hollanda, eğitim seviyesisinin yüksek olması, teknoloji ve inovasyondaki üst düzey gelişmişliği ve diğer Avrupa ülkelerine göre son yıllarda devamlı büyüyen bir ekonomiye sahip olması yanında; AR-GE konusunda teşvik programlarını da devreye sokarak yabancı yatırımcılar ve global firmalar icin çok tercih edilen bir pazar konumundadır. Özellikle Fransa ve Almanya ile kıyasladığımızda mali vergilendirme konularında; global firmalara vergi düzenlemesinin daha esnek olması da Hollanda’yı cazip bir ticaret merkezi konumuna taşıyor. Özellikle Ingiltere’nin Brexit kararından sonra global şirketlerin ilgisinin Hollanda üzerine yoğunlaşması da geçtiğimiz dönemdeki önemli gelişmelerden biri olmuştur.
-Türkiye ile Avrupa’nın ilişkileri son dönemde biraz gergin. Siz de bu durumdan etkileniyorsunuzdur tabii.
-Kesinlikle. Biliyorsunuz bakanımız gelmiş ve sıkıntılı olaylar yaşanmıştı. Hollandalılar Türk toplumuna karşı ön yargılı bakıyor. “Siz burada yaşıyorsunuz ama ülkenizde yaşıyor gibi davranıyorsunuz. Oradaki gelişmeler sizi aşırı etkiliyor. Yaşadığınız ülkeye hâlâ uyum sağlayamadınız” diyorlar. Hollanda’daki seçimlerde orada oy hakkı olan Türklerin katılımı yüzde 40 civarında ama aynı seçmenin Türkiye’deki seçimlere katılımı yüzde 70’lere çıkıyor.
Hollanda & Türkiye Ticaret Odası olarak Türkiye yapılanmasına önem veriyoruz. Buradaki sivil toplum kuruluşlarıyla ticari konularda iş birliği yaparak kollektif bir ruhla çalışmak ve Türkiye’de daha çok tanınması için çaba gösteriyoruz.
– Dört yılda hangi faaliyetlere imza attınız?
– Hollanda’ya gelen iş adamlarına her türlü yardımı sunmaya çalışıyoruz. Orada yerleşmelerini ve iş kurmalarını sağlıyoruz. Hollandalı firmaların Türkiye’de yaptıkları çalışmalara katkı sağlıyoruz. Firmalar için pazar araştırmaları yapıyoruz. İhtiyaç neyse ona göre çözüm üretiyoruz. Türkiye’deki çalışmalarımızda da Hollanda kültürünü bilen insanları devreye sokuyoruz. Biz Ticaret Odası olarak koordinasyon merkeziyiz. Bize bağlı olan profesyonel kurumlar, iş adamları ve iş kuruluşları var.
– Türkiye’de devlet kurumlarıyla ilişkileriniz nasıl seyrediyor?
– Doğrusu devlet kurumları yurt dışını biraz ihmal ediyor. Şu anda siyaset tıkanmış durumda. Avrupa’yla konuşulamıyor. İşte tam da bu gibi durumlarda bizim gibi STK’lara ve iş adamlarına iş düşüyor. Ancak bunun için de devletle yine dirsek teması gerekiyor. Yönlendirici yine devlet olmalıdır.
– Size göre genelde Avrupa’yla özelde Hollanda’yla mevcut olan gerginlik devam edip gider mi, giderse ne olur?
– Ticari olarak kısmen etkisi oluyor. Turizme çok etkisi oldu. Hollandalılar artık Türkiye’yi tercih etmiyor ve Yunanistan, İspanya, Tunus ve Mısır gibi ülkelere gidiyorlar. İş adamları işine ve gelirine bakar, aslında siyasi gelişmelerden aşırı etkilenmez ama Türkiye hakkında olumsuz bir algı oluşturuluyor. Adalet yok, güvence yok, işlerde bir aksilik olursa seni koruyacak kanunlar yok, adamını bulan işini hallediyor gibi bir inanç yaygınlaşıyor. Türkiye’yi bir 3. Dünya ülkesi olarak gösteriyorlar. Bu da tabii iş adamlarında tereddütlere yol açıyor. Bizi de arayıp Türkiye’deki sıkıntıları soranlar oluyor. Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının bir çabasını da görmüyoruz. Ben bu konuda hem Hollanda hem de Türkiye’de çağrılar da yaptım. Bir şeyler yapmak lazım, olayın seyrini siyasilerin inisiyatifine bırakırsak bu süreç daha uzun süre bitmez. Her iki tarafta da birbirine eşdeğer kurum ve kuruluşlar var. Bunların arasında iletişimi sağlamamız gerekiyor.
– Hollanda’daki STK’lar, kendi sosyal hayatlarında ne kadar etkililer? Avrupa’da sivil toplumculuğun çok gelişmiş olduğu bilgisi var.
– Çok ileri düzeyde sivil toplum faaliyetleri yapıyorlar. Orada her kurumun, her sektörün kendi alanında kurdukları birlikleri ve yapıları var.
– Hollandalıların Türkleri memleketlerine çok düşkün olmakla, memleketlerinde olan bitenlere aşırı hassasiyet beslemekle itham ettiklerini söylediniz. Madem öyle biz de gelelim memleketinize ve memleketinizin takımına. Yani Trabzon ve Trabzonspor’a.
– Avrupa’da çok sayıda Trabzonspor taraftarı yaşıyor ve biliyorsunuz bunların içinde Trabzonlu olmayanlar da var. Onlar da biraz yalnız bırakıldı ve ihmal edildi. Trabzonspor’un Avrupa’daki Trabzonspor varlığıyla daha fazla ilgilenmesi gerekiyor. Bu insanların Trabzonspor’a bağlılıkları üst düzeyde. Fakat bir yapıları, kurumları yok. Rakibimiz olan İstanbul kulüpleri bu alanda yol almış durumdalar. Bugün Balkan ülkelerinde bile üç kulübün kurum ve kuruluşlarını görüyoruz. Sadece Hollanda’da 40 bin civarında Trabzonsporlu var. Diğer Avrupa ülkelerinde de yüksek sayıda Trabzonsporlu olduğunu düşündüğümüzde, toplamda 100 bin kişi olduğunu varsayabiliriz ve Trabzonspor bu potansiyeli değerlendirebilirse ciddi bir maddi güç temin edebilir. Trabzonspor yönetimi kesinlikle bu konuya eğilmelidir. Tabii Trabzonlu STK’lar bu çalışmaların içinde bulunmalı ve destek olmalıdır.
– İstanbul’da da Trabzonluların kurduğu hemşehri dernekleri var. Onlarla herhangi bir temasınız oldu mu?
– Trabzon Dernekleri Federasyonu ile küçük bir temasımız oldu ama onun da devamı gelmedi. Bu tür ilişkiler karşılıklı ilgiyle yürüyebilir. Yoksa bir görüşmeyle hiçbir şey olmuyor. Benim kaygım, Avrupa’daki yeni nesilleri kaybetmemek. Sahip olduğumuz duygu ve zihin dünyasını gelecek nesillere aktarmalıyız.
– Orada kayıp kuşak diyebileceğimiz bir kitle de var mı?
– Az da olsa var. Ancak bu sayının zamanla artması tehlikesi söz konusu. Benim üzerinde durduğum kaygı da bu tehlikeden kaynaklanıyor. Orada çocuklar üzerinde devlet kontrolü var. Eğer ailenin çocuğuna iyi bakamadığına kanaat getirirse ailenin elinden alıyor.
– Hollanda kulüplerinde Trabzonlu ailelerin çocukları oynuyor mu? Tabii sorudaki maksadım, o çocuklardan Trabzonspor’a futbolcu kazandırabilir miyiz yönünde…
– Var da nedense hedefe ulaşamıyorlar. O konuda Faslılar bizden daha başarılı. Eskiden bizim daha çok futbolcumuz vardı ama son yıllarda hedefe ulaşan, sivrilip kendini gösteren çok az. Nedenlerini bilemiyoruz.
– Yeniden Hollanda & Türkiye Ticaret Odası’na dönelim. Siz Trabzon’a gidip orada da yetkili kurumlarla görüştünüz sanırım…
– Trabzon Ticaret Odası, DOKA başta olmak üzere şehrin önemli kurum ve temsilcileriyle görüştük. Yalnız yılda bir iki sefer görüşmekle hiçbir somut gelişme kaydedemiyorsunuz. Medyaya da önemli görev düşüyor. Bu ilişkileri sürekli gündemde tutmak ve geniş çevrelere duyurmak gerekiyor. İnsanımız çok çabuk unutuyor. Bunu bir hedef proje yapmak lazım. Türkiye’deki Trabzonlular ile Avrupa’dakiler arasında bir bağ ve köprü oluşturmalıdır. Bu da bir plan-proje dâhilinde yürütülmelidir. Avrupa’da 100 bin Trabzonsporlu büyük bir rakam. Bu insanlar ayda örneğin 10 Euro gönüllü olarak çok rahat verir. Bu insanlara özel loca tahsis edilir, ulaşım sağlanır, kulübe ciddi bir ekonomik girdi temin edilebilir. Trabzonspor’un bu potansiyeli görmemesi de ayrı bir sorun. Sadece Avrupa’da yaşayanlar değil, anladığım kadarıyla Trabzon dışında yaşayanların hepsiyle şehrin bağları kopuk.
– Ethem bey, son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? Özellikle Türkiye’deki Trabzon ve Trabzonspor camiasına bir mesajınız?
– Diyalog kurmalı ve birbirimizle iletişim halinde olmalıyız. Problemleri tartışmak, çözümler üretmek durumundayız. Trabzonlu ve Trabzonsporlu olarak, tabii Doğu Karadenizli olarak sorunlarımız ortaktır. Hollanda’da Trabzon’a yatırım yapacak potansiyel var. İnsanlar orada birikimlerini ne yapacağını bilmiyor. Banka faizleri eksiye düştü. Oradaki Trabzonluların birikimleri DOKA gibi kurumlar vasıtasıyla güzel bir politikayla çok kolay getirilir. Yeter ki o insanlara güvence verilsin. Onlar memleketlerine yatırım yapmaya hazır. Meselenin önemli bir tarafı, insanlar memleketlerine ticari olarak bağlanırsa kültürel olarak da bağlanır. Ticari bağı yoksa, akrabaları da kalmamışsa o zaman memlekete kısa süreliğine tatile gidiyor insanlar. O zaman da turistten başka bir şey olmuyorsunuz.
Ülke olarak yabancılardan yatırım beklerken, kendi insanımızın birikimlerine ilgi göstermiyoruz.
DOKA ile görüştük ve bir sonuç çıkmadı. Ancak bugün Kayseri’den, Yozgat’tan Hollanda’ya belediye başkanları ziyaretleri oluyor. Diğer iller bunu yapıyor. İnsanıyla ilgileniyor. Neden Trabzon’dan bu tür heyetler gelip kendi insanıyla istişare etmiyor, onlarla iletişim kurmuyor?
https://karadenizmanset.com/haber/3816/hollanda-turkiye-ticaret-odasi-baskani-ethem-emretrabzon-avrupayi-cok-ihmal-ediyor.html