Ethem Emre: “Kimlik ve aidiyet bilinci markalı akrabalarla, kıyafetlerle oluşmaz”
Hollanda Türk Toplumumun dertleriyle dertlenen, o dertlere, sorunlara çözüm bulmak, çare olmak için çırpınan koca bir yürek var Hollanda’da. Randstad Kişisel Hasar Kurum Müdürü ve HTTO Dernek Başkanı Ethem Emre. Asıl işi ve uzmanlık alanı kişisel yaralanma/hasar-Letselschade olan Emre pek çok sivil inisiyatif hizmetini de başlatarak bu alanda örnek bir kişiliğe sahip.
Gelecek neslin Hollanda’da inşa ve ihyası için çalışan Emre, gençlerin kimlik ve aidiyet bilincini kazanmaları ve korumaları için de bir vakıf kurarak onların bir araya gelerek bu alanda faaliyet yürütmelerine zemin hazırlıyor.
Sayıları 2000’e yaklaşan dernek, vakıf, kurum ve kuruluş temsilcileri ve yetkilileri de kendi alanlarında bu yönde faaliyetler yürütmekteler ancak bugüne kadar çok da kayda değer bir çalışma yürütülmediği aşikâr.
Oysa bu alanda yapılacak ortak çalışmalara, birlikte atılacak adımlara ne çok da ihtiyacımız var. Bunu bugün Ethem Bey’in davetlisi olarak gittiğim ofisinde bir kez daha gördüm.
Her cumartesi sabahı kapılarını Hollanda Türk toplumunun sorunlarını çözmeye dönük fikir ve çözüm üreten, bu konularda kaygı duyan, kafa yoran herkese açan Ethem Emre’nin bu haftaki misafirleri Rotterdam Encümen Azası/Wethouder ve meclis üyesi Serkan Soytekin idi.
Avukat Bob Quast: “Osmanlı büyük bir medeniyet idi. Yeni nesil o mirasa sahip çıkamadı, o değeri bilemedi”
Ziyaret öncesi ofiste çalışan iki Hollandalı kardeşle tanıştık. Onları tanıyınca, düşüncelerini öğrenince ve çalışmalarını duyunca gıpta ettim, hatta biraz da kendimden utandım. Bob ve Andries Quast adlı kardeşler Groningen doğumlu ancak bir kaç nesil öncesi Hollanda’nın sömürgesi altında bulunan Endonezya’ya dayanıyor.
Hukukçu kimliğinin yanı sıra Bob aynı zamanda Hollanda İsviçre Ticaret Odası Dernek yöneticiliğini de yapıyor.
Bob, Türk gençlerinin içinde bulundukları içler acısı hâlinden son derece muzdarip ve kaygı duyuyor.
Kimlik ve aidiyet bilincinin, lüks arabayla, markalı telefon ve arabayla kazanılacağına inanan, gelecek kaygısı duymayan bir neslin oluştuğuna dikkat çeken Bob, bu olumsuz gidişata ebeveynlerin ve özörgütlerin de zemin hazırladığını dile getiriyor.
Osmanlı’nın büyük bir medeniyet olduğuna ve bu değerin ve mirasın yeni nesil tarafından anlaşılmadığına dikkat çeken Bob, o medeniyetin sosyal, kültürel, ekonomik uygulamalarının toplumsal uzlaşı, barış ve refah adına önemli bir model olabileceğine vurgu yaptı.
Bu sebeplerden dolayı Ethem Emre’nin başlattığı bilinçlenme faaliyetlerinin içerisinde olmayı istediğini ve bu alanda kendi üzerine düşeni yapmak için burada olduğunu ifade etti. Çok önemli bir sitede, bütün ülkelerin geçmişiyle alakalı her türlü bilgiye rastlanırken, Osmanlı ve Türk tarihi ve devletiyle ilgili bilgilerin olmadığının büyük bir kayıp olduğuna vurgu yapan Bob, doğru bilgilerle o sitenin desteklenmesi ve Türkiye’nin tanıtılması gerektiğini belirtiyor.
Türk Dili edebiyat, tarih ve kültür dersleri için gençleri bir araya getirmeyi planlayan Inter Talenten adlı vakıf ile gençlere kimlik ve aidiyet bilincini vermeyi hedefliyor Bop. Osmanlı bankası ve ekonomik modelinin belki de şuan dünyanın getirildiği ekonomik krizden çıkmak için iyi bir model olabileceğine işaret eden Bob, vakıf bünyesinde eğitim gören farklı meslek gruplarından gençlere de böyle bir görev verilebileceğinin altını çiziyor.
Adı da sunduğu yemekler de Osmanlı olan bir restoranda yemek yerken, restoranın boşluğunu fark eden ama hemen yanındaki Suşi restoranının Türk ve Faslı gençlerle doldu olduğunu gözlemleyen Bob, “yaşadığım en büyük hayal kırıklığı bu oldu” diyor ve şu altı çizilecek cümlelerle konuşmasını tamamlıyor: “Kendi kültürüne, tarihine, yemeklerine sırt dönen bir gençlik beni endişelendiriyor. Gündelik koşuşturmacalarla vakit dolduran, kapitalizmin sunduğu oyuncaklarla avunan, sorgulamayan, her verileni yutan bir neslin asimile olmaması mümkün değil. İnsanı insan yapan ne bindiği arabadır, ne üzerindeki markalı kıyafet ne de kullandığı son model telefondur. İnsanı insan yapan düşüncesidir, ülkesi ve insanlık için yapacağı hizmettir. Kendi inancı, kültürel değerleri ve kimliği ile içerisinde yaşadığı ülkeye katacağı değerle ancak insanlık vasfını elde eder.”
Enes Yiğit: “İlk işimiz kentteki yoksullukla mücadele etmek”
Kahvaltı sohbetine katılan Denk Partisi Rotterdam Anakent Belediye Encümen Azası Enes Yiğit ve üyesi Serkan Soyyiğit de kendi çalışmaları ile alakalı bilgiler verdiler.
Ülkenin hem pandemi hem de savaş sonrası büyük bir ekonomik darboğaza girdiğine dikkat çeken Enes Yiğit, wethouder olarak görev alanı içerisinde olan yoksullukla mücadelede ellerinden geleni yaptıklarını ve bu krizin vatandaşlar tarafından çok fazla hissedilmemesi için gece gündüz uğraştıklarını dile getirdi.
Yiğit, koalisyon ortağı olmadan önce de bu konuda pek çok önergeyle vatandaşın yanında olduklarını isbat ettiklerini belirtti. Vatandaşlarımızın içerisinde yaşadıkları ülkeye adapte olmalarını isteyen Yiğit, “Kentte ne olup bitiyor insanımızın haberi yok. Türkçe kanalları açılmış, Yozgat’taki hava durumunu merak ediyor, oradaki siyasi gelişmeleri takip ediyor ama Rotterdam’da ne olup bitiyor haberi yok. Meclis toplantılarına bakıyorum hep yerli Hollandalılar geliyor, mahalledeki sorunları gündeme taşıyorlar, bir tane de göçmen kökenli biri gelip de “bizim de şöyle bir sorunumuz var” demiyor” diyerek içerisinde bulunduğumuz içler acısı hâle dikkat çekti.
Camilerin de kiliseler statüsünde olduğuna dikkat çeken Yiğit, cami yöneticilerinin de belediye ile yakın temas hâlinde olmalarını ve var olan destekleme imkânlarından faydalanmalarını istedi. Aynı zamanda bölgede etkin olan vakıf ve derneklerin de bölge halkına yönelik çalışmalarının da belediye tarafından mali anlamda desteklendiğine dikkat çeken Yiğit, bu konuda da sınıfta kaldığımızın altını çiziyor.
Ethem Emre: “Yabancı girişimciler, uzun vize bekleme süreleri nedeniyle iş yapamıyorlar”
Her Cumartesi sabahı ofisinin kapılarını toplumsal sorunları konuşmak ve çözüm üretmek adına sonuna kadar açan Ethem Emre de değerlendirme konuşmasında birlik ve beraber hareket etmenin önemine vurgu yaptı. Sayının bir anlam ifade etmediğine vurgu yapan Emre, Yahudi ve Ermeni lobisinin işlevine dikkat çekerek, aynı yöntemle çalışmamız gerektiğini ifade etti.
Pek çok ülke vatandaşının Hollanda’ya vizesiz geldiğini belirten Emre, “60 yıllık geçmişi olan Türkiye insanına Hollanda’nın vize uygulaması ve bunu daha da zorlaştırması bizim hem yurttaş olarak dağınıklığımızın hem de Türkiye devleti olarak gücümüzü yeterince kullanamıyor olmamızın sonucudur” dedi.
Var olan haklarımızın da elimizden birer birer alındığına dikkat çeken Ethem Emre, Ankara Anlaşması’nın da hükmünü, geçerliliğini ortadan kaldırmak adına başlatılan girişimlerin boşa çıkarılması için hem ülke hem de vatandaşlar olarak gerekli tepkileri zamanında göstermemiz gerektiğini vurguladı.